İnsan yaşamı ve buna bağlı olarak felsefe ve din felsefesinin en eski ve temel konularından biri olan kötülük problemi, temelde teist dinlerle ilgili olsa da aslında çoğu inanış ve düşünce sisteminde kendisine yer bulan bir problemdir.
Kötülük;
felsefe açısından ilk olarak Antik Yunan düşüncesinde karşımıza çıkmış olsa da
problemi daha eski dönemlerde, ilk insanla birlikte başlatmak mümkündür. Çünkü
iyi ve kötü değerleri insan temelli olarak ortaya çıkan ve konumlandırılan
kavramlardandır. İlk insan Hz. Âdem’in oğullarından Habil iyi insanı temsil
ederken Kabil ise kötü insanı temsil etmektedir. Bu olaydaki iki insandan her birinin durumunun iyi ya da kötüyü sembolize
etmesi açısından bu problemin başlangıcını oluşturduğunu söylemek yanlış
olmayacaktır.
Kötülük problemini ele almadan
önce, kötü kavramı üzerinde kısa bir sorgulamanın yararlı olacağını düşünüyoruz.
Kötü,
sözlüklerde,
1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena,
iyinin karşıtı;
2. Zararlı, tehlikeli;
3. Korku, endişe veren;
4. Kaba ve kırıcı;
5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan.” anlamlarında kullanılmıştır.
Felsefede, “İyinin karşıtı olan.
1. Değersiz bulmanın, kınamanın, ayıplamanın konusu olan her Şey; istencin
yasaya uygun bir biçimde karşı gelmeye ve elinden geldiğince değiştirmeye hakkı
olduğu her Şey.
2. Ahlak değerlerine ve törel istence karşı olan her Şey. Bu
anlamda: a. Düzen bozucu ve yıkıcı olarak beliren Şeyler, b. Olumsuzluk ve yadsıma
ilkesi olarak beliren Şeyler.” olarak tanımlanmıştır.
İslam
düşüncesinde kötülük kavramı yerine kullanılan şer kelimesi ise kötülüğe
meyletmek, onu alışkanlık haline getirmek anlamında mastar olarak kullanılmıştır.
Dini literatürde de Allah’ın hoşnut olmadığı, işlenmesi durumunda kişiye ceza
gerektiren davranış olarak kullanılmıştır.
Hangi
anlamda ele alınırsa alınsın, öz itibariyle istenmeyen durum ve davranış olarak
tanımlanan kötü, din felsefesi açısından kendisine oldukça geniş bir yer bulan
önemli bir problemdir. Din felsefesi açısından problem daha çok evrendeki
düzen/düzensizlikten hareketle bir Tanrı’nın var olup olmadığı tartışması
ekseninde ortaya çıkıp ve geliştiği söylenebilir. Böyle bir tartışma kötülükten
hareketle Tanrı’nın var olmadığı iddiasında bulunan ateistlerle, onların bu
iddiasına kötülüğün varlığının Tanrı’nın varlığıyla bir çelişki oluşturmadığını
iddia eden teistleri de karşı karşıya getirmiştir. Zira problem, iyi bir Tanrı’nın
kötülüğü yaratıp yaratmayacağı, kötülüğü kaldırmada Tanrı’nın gücünün
yetip-yetmeyeceği ve kötülüğün varlığının Tanrı’nın varlığı açısından bir
problem teşkil edip etmediği sorularını barındırmaktadır. Bu nedenle öncelikle
kötülük problemin ortaya çıkışını kısaca ele alarak konuya açıklık getirmek
daha faydalı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder