Din felsefesi
açısından âlemde görülen kötülük temelde iki kategori altında toplanmaktadır, bunlar:
Doğal kötülük ve ahlaki kötülük. Ancak bazı filozofların buna üçüncü bir kategori
daha eklediğini görmekteyiz: metafizik kötülük.[1] Şimdi
bu kötülük çeşitlerini kısaca açıklamaya çalışalım.
Bu üç kötülük türünden
ahlaki kötülüğün tam bir tanıma sahip olduğunu söyleyemeyiz. Ancak yapılan bazı
tanımların özüne bakıldığında, insanın özgür olması ve sorumluluğunun temel alındığını
görmekteyiz.[2]
Bu bağlamda ahlaki kötülük, insana verilen özgür iradenin kullanılması
sonucunda ortaya çıkan kötülükleri ifade etmek için kullanılan bir terim olarak
karşımıza çıkmaktadır.[3]
Ahlaki kötülükte insan aynı zamanda ortaya çıkan kötü fiilin de sorumluluğunu
üstlenmektedir.[4]
Böyle bir anlayış ateistlerin tezlerini bir ölçüde karşılar niteliktedir. Çünkü
Tanrı, insana özgür bir irade vermiştir ve insan bu iradeyi kötüye
kullanmıştır. Eğer Tanrı insana verdiği bu iradeye müdahale ederek kötüyü
yaratmamış olsaydı bu durumda insanın özgürlüğünden ve sorumluluğundan
bahsedilemezdi.
Ahlaki kötülük kavramı
insan temelli olduğu için aynı zamanda subjektif bir yanı da içermektedir.
Çünkü bir fiilin iyi ya da kötü olarak değerlendirilmesi toplumdan topluma ve
insandan insana değişiklik göstermektedir.
Doğal kötülük ise
insan faktörü dışında ortaya çıkan,[5] diğer
bir ifadeyle ahlaki olmayan failler sonucu ortaya çıkan[6]
kötülükleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Doğal kötülükler insan
faktörü dışında gerçekleşseler de sonuç olarak ahlaki kötülükte olduğu gibi insanı
etkilemekte ve ilgilendirmektedir. Doğal kötülük kavramı deprem, sel vb. doğal
olaylar sonucu temelde insanın bu olaylardan zarar görmesini ifade etmektedir.
Bu nedenle de ahlaki kötülük kavramına nazaran daha objektif bir özellik arz
etmektedir. Çünkü deprem sonrasında meydana gelecek zarar o toplumda olsun veya
olmasın herkes için kötü olarak nitelendirilecektir.
Bunun yanı sıra doğal
kötülüğü sadece insan açısından değerlendirmeyenler de vardır. Örneğin etobur
bir canlının başka bir canlıyı avlaması ve onun hayatına son vermesini veya
insanların hayvanları öldürerek yemelerini kötülük olarak kabul eden düşünürler
de olmuştur. [7]
Metafiziksel kötülük
kavramını ise ilk kullanan Alman filozofu Leibniz (ö. 1716) olmuştur. Onun
böyle bir terimi kullanma amacı, âlemin yaratılmış ve sınırlı olmasından
kaynaklı olarak ortaya çıkan eksikliği ifade etmektedir.[8] Diğer
bir ifadeyle Leibniz, kötülüğün kaynağını eşyadaki yetkinliğin eksikliğine
bağlamaktadır.[9]
Metafizik kötülük,
yaratılan varlıkların salt yetkin olmaması ve eksik olmalarından ve Tanrı gibi
mükemmel olamamalarından kaynaklanmaktadır.[10]
[1] Cafer Sadık Yaran, Kötülük, s.25.
[2] Ferhat Akdemir, Alvin Plantinga ve Analitik Din Felsefesi,
Elis Yayınları, Ankara, 2007, s.159.
[3]Cafer Sadık Yaran, Kötülük, s.25.
[4] Rafiz Manavof, John Hick, s.42.
[5] Rafiz Manavof, John Hick., s.39.
[6] Cafer Sadık Yaran, Kötülük, s.25.
[7] Rafiz Manavof, John Hick, s.39.
[8] Rafiz Manavof, John Hick, s.43.
[9] Metin Özdemir, İslam Düşüncesinde Kötülük Problemi,
Furkan Yayınları, İstanbul, 2001, s.19.
[10] Leibniz, Theodicee, Biblos Yay. İstanbul, 2009, s.127.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder