Bu Blogda Ara

20 Ekim 2019 Pazar

İlk Örnek Olarak Platon’da Teodise


Platon, Tanrı’nın sadece iyi olanların kaynağı olduğu görüşüne sahiptir. Ona göre kötülüklerin kaynağı en yüksek iyi olan Tanrı olamaz. Kötülüklerin kaynağını başka sebeplerde aramak gerektiği düşüncesine sahip olan Platon, mutlak bir Tanrı anlayışından daha çok sınırlı bir Tanrı anlayışıyla kötülüğü izah etmeye çalışmıştır.[1] Böyle bir savunmanın kötülük problemini açıklama konusunda başarılı olduğunu söylemek oldukça zordur ancak ilk olması açısından kendinden sonraki savunmalara bir temel teşkil etmiştir.[2]
Platon, Antik Yunan düşüncesine sadık kalarak, yaratma kavramını, düzene koyan anlamında kullanmıştır. Bu nedenle onun ortaya koymaya çalıştığı teodise anlayışı teist dinlerdekinden farklılıklar arz etmektedir. Çünkü Platon’un Tanrısı en yetkin varlık olsa da,[3] yoktan yaratmayan ve düzene koyan, ayrıca bu düzenleme işini de elinden geldiği kadar yapabilen bir Tanrı’dır.[4] Bu Tanrı tasavvuru özellikle semavi dinlerde tasvir edilen Kadir-i Mutlak Tanrı tasavvurundan oldukça uzaktır.
Platon, âlemin kaos halinden düzen haline geçişini anlatırken genelden özele doğru bir hiyerarşi içerisinde varoluşu ele almıştır. Baba olarak adlandırdığı (asıl) Tanrı önce kendi oğullarını ya da başka bir ifadeyle ölümsüzleri yaratmış, sonrasında ise ölümlüleri yaratmıştır. Ancak ölümsüzler yaratıldıkları için babaları kadar güç sahibi değillerdir. Zaten babaları gibi olsalardı onların yarattıkları diğer canlıların da ölümsüz olmaları gerekirdi ki, baba olan Tanrı bunun önüne geçmek için ölümlüleri oğullarına yarattırmıştır. Ölümsüzlerin yanında ölümlülerin yaratılmasının sebebi ise âlemin tam olması içindir.[5]
Platon; Tanrı’nın insan tarafından bilinse de bir başkasına anlatılmasının çok zor olduğunu ifade etmekte ve Tanrı’nın başkasına bildirilmesi için öncelikle evrenin nasıl meydana geldiğini açıklamaya çalışmaktadır. Ona göre var olan her şeyin bir nedeni vardır. Bu neden, ilk olarak Tanrı’dır. Tanrı her şeyin iyi olanını elinden geldiğince yaratmaya çalışmıştır. Bunun için Tanrı kaos içinden gözle görülebilenleri aldı ve düzenin daha iyi olduğu düşüncesiyle onları düzene koydu.[6] Sonra başlangıçta diğer her şey gibi kaos durumunda olan ateş, su, hava ve toprağa idealar ve sayılara ayrı ayrı biçimler verdi, onları elden geldiğince iyi ve güzel olmaları için düzensizlikten kurtardı[7] ve evreni ateş, hava, su ve toprağın mükemmel oranı ile yarattı.[8]
Platon, Tanrı’nın nedensellikle yarattığını kabul etmekte ve nedenselliği iki çeşit olarak ele almaktadır. Birincisi her şeyin nedeni olarak Tanrı, ikincisi ise Tanrı’nın da varlıkları yaratırken yararlandığı zorunlu nedensellikler. Tanrı bu zorunlu nedenselliği, özellikle, yarattıklarına iyilik katmak için kullanmıştır. İnsanın da mutlu olabilmesi için asıl ulaşması gereken Tanrı’nın nedenselliğidir; ancak onun da araç olarak zorunlu nedenselliğin kurallarına uyması gerekmektedir.[9] Hatta bu kurallar insana Tanrı tarafından ruh halindeyken verilmiştir. Bunun nedeni ise insanların kendi işleyecekleri kötülüklerden dolayı Tanrı’yı suçlamalarının önüne geçmektir. Tanrı zorunlu nedenselliğin kurallarını en başta insanlara, hatta yarattığı tüm varlıklara bildirerek sorumluluğu da yarattığı varlıklara bırakmıştır.[10] 
Platon, evrenin ilk düzene nasıl geldiğinden, insan ve hayvanın yaratılışına kadarki süreci anlattıktan sonra, ortaya çıkan tablo içerisinde evrenin, ölümlü ve ölümsüz her şeyi barındırarak kavranabilen bir Tanrı örneği olarak, çok iyi ve yetkin bir dünyanın meydana geldiğini savunmaktadır. Bu dünyanın yetkinliği ölümsüzle ölümlünün varlığında olduğu gibi, zıtlıkları içerisinde barındırarak mümkün olmaktadır. Bu, aslında zorunlu nedenselliğin bir sonucudur ve bu sonuç nedeniyle dünya eşsiz ve biriciktir. Aksi bir durumda yani olumsuzlukların ve eksiklerin bulunmayacağı bir dünya tam anlamıyla yetkin olamayacaktır.[11]
Görüldüğü gibi bu aşamada mutlak olmayan bir Tanrı anlayışına sahip olan Platon yaratılanların zorunlu nedenselliğini kabul ederek kötü olanın Tanrı’dan değil bu zorunluluktan kaynaklandığı düşüncesinden hareket etmektedir. Tanrı âlemi kaos halinden bir düzene yani kozmos’a dönüştürmüş ve bunu yaparken de elinden geldiğince ya da başka bir ifadeyle gücü yettiğince iyi ve güzel olması için çaba sarf etmiştir. Bunun yanında o, var olan eksikliklerin de yetkinlik için gerekli olduğu düşüncesine sahiptir.


[1] Platon, Devlet, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1988, s.379.
[2] Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, İzmir İlahiyat Vakfı Yayınları, İzmir, 2007, s.151 (bu eserden bundan sonra “Din” olarak dipnot verilecektir.).
[3] Platon, Timaios, Cumhuriyet Yayınları, Çev. Erol Güney; Lütfi Ay, 2001, s.28.
[4] Platon, Timaios, s.28, s.59.
[5] Platon, Timaios, s.44.
[6] Platon, Timaios, ss.29-30.
[7] Platon, Timaios, s.59.
[8] Platon, Timaios, ss.30-31.
[9] Platon, Timaios, s.81.
[10] Platon, Timaios, s.44.
[11] Platon, Timaios, s.112.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Batı Felsefesinde Teodise Eleştirileri

Tanrı’nın iyi sıfatı aracılığı ile kötülüğün açıklanmasını ele alan teosidelere özellikle aydınlanma düşüncesinden sonra Batı felsefesinde e...