Batı felsefesinde teodiseler her dönemde farklılıklar gösterse de, temelde ortak oldukları bir takım hususların da söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. Bunlar:
· Kötülüğün gerçek bir varlığının olmadığı ve iyiliğin yokluk durumu olmasıdır. Bu iddia ilk olarak Augustine tarafından ortaya atılmış ve kendinden sonra gerek Batı, gerekse İslam düşüncesinde kabul görmüştür.
· İnsan özgür olabilmek için kötü olanı da tercih edebilmelidir. Yine Augustine tarafından ortaya atılan bu düşüncenin temeli, ancak iyi ve kötüyü tercih edebilecek olan insanın özgür ve sorumluluk sahibi olabileceğidir. Böylece kötülüğün var olma nedeni de açıklanmaya çalışılmıştır.
· Kötülüğün daha büyük iyilikler için araç olarak kullanılması ve böylece de ilahi hikmetin anlaşılması. Bu, Platon da dâhil olmak üzere, hemen hemen tüm teodise ortaya koyan filozofların kabul ettikleri ortak bir düşüncedir. Platon âlemin en mükemmel şekle gelerek Tanrı’yı temsil edebilmesi; Irenaeus da insanın olgunlaşması ve vaad edilen cenneti imar edebilmesi için kötünün yaratılmasını ön görmektedirler.
· Âlemdeki yetkinliğin kötünün varlığıyla anlaşılması. Sadece iyi yaratılsaydı insan onu algılayamazdı. Onun, iyinin değerini bilmesi ancak kötüyü algılamasıyla mümkün olabilirdi.
· Kötülüğün, âlemde iyiliklerden daha az olması. Bu durumu savunanlar genel olarak insanların kendilerine bahşolan sıradan iyilikleri fark etmedikleri için âlemde kötülüğün yaygın olduğu görüşünü savunmaktadırlar. Leibniz bu durumla ilgili sağlık örneğini vermektedir. İnsanlar yaşamlarının büyük bir kısmını sağlıklı geçirmelerine rağmen bu durumu iyilik olarak almamalarına rağmen hasta olduklarında bunu hemen kötülük olarak ifade ederler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder